Selim dönemi, Nizam-ı Cedit hareketinde Avrupa tarzında bir ordunun kurulması ve eski askerî kurumların modernleştirilmesi amaçlandı. Eski askerî kurumların modernleştirilmesi maksadıyla önce idari ve askerî işler birbirinden ayrıldı. Askerlikle ilgisi olmayanlar Yeniçeri Ocağı’ndan çıkarıldı. Ocakların kışlaları genişletilerek askere sürekli talim yapma zorunluluğu getirildi. Askerlerin ücretleri artırılarak, dirliklerin saray gözdeleri yerine askere verilmesi kararı alındı. Yeniçeri Ocağı’nın kayıtlı mevcudu yarıya düşürülerek 30 bine indirildi. Yeniçerilere Avrupa tüfekleri ve askerî malzemeleri ile her birime bu tüfekleri kullanabilen sekiz asker verildi. Yenileşme hareketinin başarılı olduğu topçu, humbaracı, lağımcı, top-ara- bacı ocaklarındaki askerlerin evlenmesi yasaklanarak bu askerlere kışlada kalma zorunluluğu getirildi. Yeniçeri Ocağı’nın ıslahı için alınan tedbirlerden biri de üç ayda bir tahsil edilen ve tahvil gibi kullanılan Yeniçeri esamilerinin/ulufe (maaş) alım satımını önleyerek Yeniçeri olmayanların bu esamilere sahip olmasını engellemekti. Çünkü bu esamilerin siviller eline geçmesi, Ocağın çeşitli şahıs ve grupların çıkarları doğrultusunda yönlendirilmesini ve bazı suiistimallere uğratılmasını beraberinde getirmişti. Ancak çoğunluğu zaten savaşa gitmeyen, esnaflık yapan, rahata alışmış Yeniçeriler kısa bir zaman sonra “talimin gavur işi” olduğunu söyleyerek yeni usul çerçevesinde talim dahi yapmayı reddettiler.
Eski kurumların ıslahı çalışmalarından sonra Avrupa tarzındaki yeni ordu ise Nizam-ı Cedit adıyla 24 Şubat 1793’te kuruldu. Bu ordunun başına Sadaret eski Kethüdası Mustafa Reşit Efendi getirildi. Fransa ve İsveç’ten getirtilen subayların yönetimindeki Nizam-ı Cedit ordusunun kuruluşunda 1602 er ve 27 subay mevcudu bulunmaktaydı. Nizam-ı Cedit ordusuna bağlı olarak 23 Kasım 1799’da farklı kıyafetleri olan yeni bir birim daha eklendi. Ordunun 1802’de mevcudu 9263 er ve 27 subaya yükselmişti. 1806’da ise mevcut iyice artırılarak 22.685 er ve 1590 subaya çıkarıldı. Bu askerlerin yarısı Anadolu’da yarısı da İstanbul’da istihdam edilmişti. Nizam-ı Cedit ordusunun masraflarının karşılanması için lrad-ı Cedit Defterdarlığı kurulmuştu. Defterdarlığa bağlı olarak boş kalan dirlikler, içki, tütün, kahve gibi mallara konan vergiler bu orduya tahsis edildi.
Yeni orduyu ve eski askerî kurumları nitelikli askerlerle güçlendirmek maksadıyla 1795’te Mühendishane-i Berr-i Hümayun (Kara Mühendishanesi) kuruldu. Mühendishane’de Fransız hocalardan faydalanıldı. Burada Fransızca zorunlu dil olarak okutuldu. Ayrıca Mühendishane’nin Kütüphanesi de kısa zamanda Fransızca kitaplarla zenginleştirildi.
Bu dönemde donanmanın güçlendirilmesi ve yenilenmesine de büyük önem verildi. Bu amaçla ilk olarak 1773’te inşa edilmiş olan Mühendishane-i Bahr-i Hümayun’un (Deniz Mühendishanesi) ıslahına başlandı. 1792-1803 yılları arasında Kaptan-ı Derya sıfatıyla donanmanın başında bulunan Damat Küçük Hüseyin Paşa, terfi ve tayin işlerini düzene sokarak yolsuzlukları engellemeye çalıştı. Donanmaya asker sağlanması amacıyla Batı Anadolu Bölgesi’nde yaşayanlara zorunlu hizmet getirildi. Tersane genişletilirken Bahriye için bir sağlık teşkilatı kuruldu. Bulaşıcı hastalıklar için karantina uygulamasına da ilk kez bu dönemde geçildi.
Cevap bırak
Sorry, you do not have a permission to answer to this question .
Cevap ( 1 )
Selim dönemi, Nizam-ı Cedit hareketinde Avrupa tarzında bir ordunun kurulması ve eski askerî kurumların modernleştirilmesi amaçlandı. Eski askerî kurumların modernleştirilmesi maksadıyla önce idari ve askerî işler birbirinden ayrıldı. Askerlikle ilgisi olmayanlar Yeniçeri Ocağı’ndan çıkarıldı. Ocakların kışlaları genişletilerek askere sürekli talim yapma zorunluluğu getirildi. Askerlerin ücretleri artırılarak, dirliklerin saray gözdeleri yerine askere verilmesi kararı alındı. Yeniçeri Ocağı’nın kayıtlı mevcudu yarıya düşürülerek 30 bine indirildi. Yeniçerilere Avrupa tüfekleri ve askerî malzemeleri ile her birime bu tüfekleri kullanabilen sekiz asker verildi. Yenileşme hareketinin başarılı olduğu topçu, humbaracı, lağımcı, top-ara- bacı ocaklarındaki askerlerin evlenmesi yasaklanarak bu askerlere kışlada kalma zorunluluğu getirildi. Yeniçeri Ocağı’nın ıslahı için alınan tedbirlerden biri de üç ayda bir tahsil edilen ve tahvil gibi kullanılan Yeniçeri esamilerinin/ulufe (maaş) alım satımını önleyerek Yeniçeri olmayanların bu esamilere sahip olmasını engellemekti. Çünkü bu esamilerin siviller eline geçmesi, Ocağın çeşitli şahıs ve grupların çıkarları doğrultusunda yönlendirilmesini ve bazı suiistimallere uğratılmasını beraberinde getirmişti. Ancak çoğunluğu zaten savaşa gitmeyen, esnaflık yapan, rahata alışmış Yeniçeriler kısa bir zaman sonra “talimin gavur işi” olduğunu söyleyerek yeni usul çerçevesinde talim dahi yapmayı reddettiler.
Eski kurumların ıslahı çalışmalarından sonra Avrupa tarzındaki yeni ordu ise Nizam-ı Cedit adıyla 24 Şubat 1793’te kuruldu. Bu ordunun başına Sadaret eski Kethüdası Mustafa Reşit Efendi getirildi. Fransa ve İsveç’ten getirtilen subayların yönetimindeki Nizam-ı Cedit ordusunun kuruluşunda 1602 er ve 27 subay mevcudu bulunmaktaydı. Nizam-ı Cedit ordusuna bağlı olarak 23 Kasım 1799’da farklı kıyafetleri olan yeni bir birim daha eklendi. Ordunun 1802’de mevcudu 9263 er ve 27 subaya yükselmişti. 1806’da ise mevcut iyice artırılarak 22.685 er ve 1590 subaya çıkarıldı. Bu askerlerin yarısı Anadolu’da yarısı da İstanbul’da istihdam edilmişti. Nizam-ı Cedit ordusunun masraflarının karşılanması için lrad-ı Cedit Defterdarlığı kurulmuştu. Defterdarlığa bağlı olarak boş kalan dirlikler, içki, tütün, kahve gibi mallara konan vergiler bu orduya tahsis edildi.
Yeni orduyu ve eski askerî kurumları nitelikli askerlerle güçlendirmek maksadıyla 1795’te Mühendishane-i Berr-i Hümayun (Kara Mühendishanesi) kuruldu. Mühendishane’de Fransız hocalardan faydalanıldı. Burada Fransızca zorunlu dil olarak okutuldu. Ayrıca Mühendishane’nin Kütüphanesi de kısa zamanda Fransızca kitaplarla zenginleştirildi.
Bu dönemde donanmanın güçlendirilmesi ve yenilenmesine de büyük önem verildi. Bu amaçla ilk olarak 1773’te inşa edilmiş olan Mühendishane-i Bahr-i Hümayun’un (Deniz Mühendishanesi) ıslahına başlandı. 1792-1803 yılları arasında Kaptan-ı Derya sıfatıyla donanmanın başında bulunan Damat Küçük Hüseyin Paşa, terfi ve tayin işlerini düzene sokarak yolsuzlukları engellemeye çalıştı. Donanmaya asker sağlanması amacıyla Batı Anadolu Bölgesi’nde yaşayanlara zorunlu hizmet getirildi. Tersane genişletilirken Bahriye için bir sağlık teşkilatı kuruldu. Bulaşıcı hastalıklar için karantina uygulamasına da ilk kez bu dönemde geçildi.