Hukuk, toplum düzenini sağlayan ve devlet gücü ile güçlendirilmiş kuralların bütünüdür. Hukukun bu tanımı bize, insanların ancak toplum hâlinde yaşamaya başladıklarından ve en ilkel anlamı ile bir devlet kurduktan sonra ortaya çıktığını gösterir. Tarihî çağlardan önceki toplumlar, her türlü hukuki işlerini gelenek hâline gelmiş kurallara göre yürütüyor olmalıydılar.
Sümerlerde gelenek hukukundan yazılı hukuka ilk defa hangi kentte ve ne zaman geçildiği bilinmemektedir. Sümerler her çeşit alım satım işlerini, değiş tokuş, kira, ödünç verme ve faiz gibi ekonomik hayatın işlemlerini kil tabletler üzerine çivi yazısı ile yazdıkları gibi, sosyal hayatın evlenme, boşanma, miras, evlatlık alma gibi olaylarını da belgelemişlerdir. Adaletin koruyucusu olarak Güneş Tanrısı (UTU) ‘nı kutlamaktaydılar. Çünkü Güneş, nasıl karanlıkları aydınlatırsa, tanrının faili meçhul gizli işleri de öyle aydınlatacağına inanıyorlardı. Adaletin yeryüzündeki temsilcisi hâkimlerdi. En büyük hâkim, başyargıç ise kraldı. Fakat onun mahkemede bulunamadığı hâllerde, kralın vekilleri olarak Sukkaller davalara bakarlardı. Mahkemeler tapınağın veya şehrin kapısında yapılırdı.
Mezopotamya’nın çeşitli kentlerinde bulunan binlerce tablet arasında kanunların yazılı olduğu tabletler veya Hammurabi Kanunları’nda olduğu gibi üzerine kanun maddeleri yazılı steller bulunmuştur. Güney Mezopotamya şehirlerinde Sümerler egemen oldukları sürece bu kanunlar Sümerce yazılmıştır. Fakat Amurru istilasından sonra, Samî dilde yani Akkadca yazılmışlardır. Sümerlerde Urukagina ilk yazılı reformları ile tanınan bir kraldır. Mezopotamya’da bugüne kadar bulunan kanunlar yazılış sırasına göre şunlardır:
Sümerce Yazılı Kanunlar:
Urukagina Kanunu
Ur-Nammu Kanunu
Ana îttişu Kanunu
Lipit-îstar Kanunu
Akkadca Yazılı Kanunlar:
Eşnunna Kanunu
Hammurabi Kanunları
Orta Assur Kanunları
Bütün bu kanunlar standart bir kalıp içinde yazılmıştır. Her kanunun; 1) Ön söz (prolog) 2) Maddeler 3) Netice (epilog) olarak üç bölümden oluşması gerekiyordu. Sümer kanunlarında cezalar daha çok maddi, para cezası olduğu hâlde, Sami kavimlerin kanunlarında ağır cezalar vardı. Talion denilen Kısasa kısas cezası Sümerler tarafından bilinmez,
Hammurabi Kanunları’nda ise bu prensibe geniş ölçüde yer verilir.
Sümerlerle başlayan bu kanun formülü, daha sonraları MÖ. 2. binyılda Hititler ve hatta MÖ. 1. binyılda îbraniler tarafından da kullanılmıştır. Eskiçağ’da kanun koyucular kötülük yapan, vicdansız kişilerle savaşmaya çalışmışlardır. Bunun için Eski Doğu kanunlarında fîyat tarifeleri görülür. Serbest meslek sahipleri olan hekim, mimar vb. kişilerin ücretleri saptanır, kiralar dondurulurdu.
Cevap bırak
Sorry, you do not have a permission to answer to this question .
Cevap ( 1 )
Hukuk, toplum düzenini sağlayan ve devlet gücü ile güçlendirilmiş kuralların bütünüdür. Hukukun bu tanımı bize, insanların ancak toplum hâlinde yaşamaya başladıklarından ve en ilkel anlamı ile bir devlet kurduktan sonra ortaya çıktığını gösterir. Tarihî çağlardan önceki toplumlar, her türlü hukuki işlerini gelenek hâline gelmiş kurallara göre yürütüyor olmalıydılar.
Sümerlerde gelenek hukukundan yazılı hukuka ilk defa hangi kentte ve ne zaman geçildiği bilinmemektedir. Sümerler her çeşit alım satım işlerini, değiş tokuş, kira, ödünç verme ve faiz gibi ekonomik hayatın işlemlerini kil tabletler üzerine çivi yazısı ile yazdıkları gibi, sosyal hayatın evlenme, boşanma, miras, evlatlık alma gibi olaylarını da belgelemişlerdir. Adaletin koruyucusu olarak Güneş Tanrısı (UTU) ‘nı kutlamaktaydılar. Çünkü Güneş, nasıl karanlıkları aydınlatırsa, tanrının faili meçhul gizli işleri de öyle aydınlatacağına inanıyorlardı. Adaletin yeryüzündeki temsilcisi hâkimlerdi. En büyük hâkim, başyargıç ise kraldı. Fakat onun mahkemede bulunamadığı hâllerde, kralın vekilleri olarak Sukkaller davalara bakarlardı. Mahkemeler tapınağın veya şehrin kapısında yapılırdı.
Mezopotamya’nın çeşitli kentlerinde bulunan binlerce tablet arasında kanunların yazılı olduğu tabletler veya Hammurabi Kanunları’nda olduğu gibi üzerine kanun maddeleri yazılı steller bulunmuştur. Güney Mezopotamya şehirlerinde Sümerler egemen oldukları sürece bu kanunlar Sümerce yazılmıştır. Fakat Amurru istilasından sonra, Samî dilde yani Akkadca yazılmışlardır. Sümerlerde Urukagina ilk yazılı reformları ile tanınan bir kraldır. Mezopotamya’da bugüne kadar bulunan kanunlar yazılış sırasına göre şunlardır:
Sümerce Yazılı Kanunlar:
Akkadca Yazılı Kanunlar:
Bütün bu kanunlar standart bir kalıp içinde yazılmıştır. Her kanunun; 1) Ön söz (prolog) 2) Maddeler 3) Netice (epilog) olarak üç bölümden oluşması gerekiyordu. Sümer kanunlarında cezalar daha çok maddi, para cezası olduğu hâlde, Sami kavimlerin kanunlarında ağır cezalar vardı. Talion denilen Kısasa kısas cezası Sümerler tarafından bilinmez,
Hammurabi Kanunları’nda ise bu prensibe geniş ölçüde yer verilir.
Sümerlerle başlayan bu kanun formülü, daha sonraları MÖ. 2. binyılda Hititler ve hatta MÖ. 1. binyılda îbraniler tarafından da kullanılmıştır. Eskiçağ’da kanun koyucular kötülük yapan, vicdansız kişilerle savaşmaya çalışmışlardır. Bunun için Eski Doğu kanunlarında fîyat tarifeleri görülür. Serbest meslek sahipleri olan hekim, mimar vb. kişilerin ücretleri saptanır, kiralar dondurulurdu.